EYVAH!!! ANNEM BABAM BOŞANIYOR – Zehra Kahraman – Uzman Psikolojik Danışman Çift ve Aile Terapisti

ÇOCUK ve ERGENLERDE PANİK ATAK ve PANİK BOZUKLUK – Yalçın Yılmaz – Bilişsel(Kognitif) Davranışçı Terapist/Psikolojik Danışman
Haziran 4, 2016

Uzman Psikolojik Danışman Çift ve Aile Terapisti

Kişinin hayatında aldığı en önemli kararlardan biri evliliktir. Biyolojik, sosyal, duygusal ihtiyaçların karşılandığı evlilik kurumu; özen isteyen ve olumlu duygular, davranışlar, tutumlarla beslenen bir yapıya sahiptir. Hayatlarının tümünü birlikte geçirme isteği ve niyetiyle yola çıkan eşler herhangi bir anlaşmazlık veya olumsuzluk nedeniyle boşanma kararı aldıklarında şüphesiz ki bu durumdan en çok etkilenen çocuklar olmaktadır.
Boşanma hem hukuki hem psikolojik hem de sosyal bir süreçtir ve bazı evlilikler için kaçınılmaz olabilmektedir. Kuşkusuz, boşanma, psikolojik, sosyal ve ekonomik boyutlarıyla çocukların yaşamlarını kökten değiştiren bir durumdur. Anne babası ayrılan çocuk hangi yaşta olursa olsun travma yaşamaktadır. Çünkü çocukların alışkın oldukları yaşantıları, imkanları ve aile olmanın çocuğa sağladığı avantajlar boşanma ile birlikte olumsuzluklar ve dezavantajlar olarak çocuğun karşısına çıkmaktadır. Çocuk da kendi yaşına uygun olarak  bu durumu(süreci) anlamlandırmaya çalışır ve kabul edemediği boşanma karşısında çeşitli duygusal ve davranışsal sorunlar yaşayabilir.
Yapılan araştırmalara göre, boşanmanın çocuklar üzerindeki etkileri beş temel aşamadan geçmektedir. Bu aşamaları:
(1) Çocukların boşanmayı "inkar" etmeleri,
(2) Boşanma durumunu yaratan nedenlere "kızma",
(3) Anne ve babayı bir araya getirme "birleştirme" çabaları,
(4) Deprasyon ve "çöküntü",
(5) Boşanmayı "kabullenme" şeklinde sıralamak mümkün.
Çocuklar duygusal olarak bu süreçlerden geçerken yaşayabilecekleri sorunları genel olarak şöyle sıralamak mümkün :
Suçluluk: Anne-babası boşanan çocuklarda ortaya çıkan ilk duygu suçluluktur. “Ben olmasam annem babam boşanmazdı, benim yüzümden ayrıldılar” gibi kendini suçlayıcı duygular içine gire bilir.
Korku: Çocukların tümü, anne-babalarının ayrılmasından sonra korkuya kapılırlar. Okul öncesi yaştaki çocukların korkusu, birlikte yaşadıkları ebeveynin de onları da bir gün terk edebileceği ve yatacak-yiyecek yer bulamamaktan ve giden ebeveynin onları sevmeyeceğinden korkarlar. Daha büyük yaştaki çocuklar da terk edilme korkusu yaşarlar ancak onlarınki daha çok boşanmanın hayatlarını nasıl etkileyeceği ile ilgilidir.
Öfke: Çocuklar, ebeveynlerinin boşanmasına tepkiyi, yaşlarına cinsiyetlerine, karakterlerine göre değişik şekillerde gösterirler. Özellikle erkek çocuklar öfkelerini, sık sık kavga ederek okulda öğretmenlerine karşı gelerek, anne- babalarına bağırarak, kırıp dökerek ortaya koyarlar. Diğer taraftan öfke, onların boşanma olayını kabul etmeye başladıklarının bir belirtisi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Üzüntü: Ailenin dağılmasına çocukların en fazla gösterdikleri tepki, üzüntüdür. Ağlamak ve üzgün durmak, onların bu duygularının bir belirtisidir. Yalnız kalmayı istemek, az konuşmak, veya düşmanca davranmak, bu duygusunu yansıtan resimler çizmek (ağlayan yüzler, kırık kalp resimleri), sürekli hayal aleminde yaşamak, eski alışkanlıklarını terk etmek gibi davranışlar da bu üzüntünün bir yansımasıdır. Değişik faaliyetlere yöneltilerek, bu üzüntüsüyle baş başa kalması önlenmelidir.
Barışma Arzusu: Ailesi boşanmış çocukların ortak yanlarından biri de, bir gün gelip anne-babalarının tekrar bir araya gelecekleri ümididir. Boşanma olayının üzerinden yıllar geçse, hatta ebeveynlerin her ikisi de evlense çocukların (hangi yaşta olurlarsa olsunlar) anne-babalarını bir arada görme, yeniden evlenmelerini arzu etme durumları hemen hemen değişmeden devam etmektedir.
Yemek Yeme İle İlgili Sorunlar: Daha çok kız çocuklarında rastlanılan bir sorundur. Çocuklar yeme ile ilgili çok fazla sorunlar geliştirebilmektedir: Çok fazla yemek, odalarında yemek biriktirmek, sadece bir iki çeşit yemek yemek gibi.
Uyku sorunları: Ailesi boşanma sürecinde olan ya da boşanmış çocuklar, korku ve üzüntülerine bağlı olarak uyku problemleri yaşayabilirler. Kendi yataklarında yatmama, uyumak istememe, kabus görerek uyanma gibi birtakım problemler yaşarlar. Uyku bilinmeyen bir karanlığa dalmaktır ve çocuklar bunu terk edilme ve kaybetmek duygularıyla özdeşleştirirler. Bir gün uyandıklarında anne ya da babasından birinin bir daha dönmemek üzere evden ayrıldığı gerçeği ile karşı karşıya kalan bir çocuk doğal olarak böyle bir problem yaşayabilir.
Yalnızlık: Çocuklar, evden ayrılan ebeveynle araları iyi olmasa bile onun yokluğunu hissederler. Aile tüm bireyleriyle bir bütünlüktür ve çocuklar da bunun böylece sürüp gideceğini düşünürler.
Reddetme: Çocuklar anne-babalarını hep bir arada görmek isterler. Daha önce de değinildiği gibi aile içerisinde her ne olumsuzluk yaşanırsa yaşansın çocuklar için ebeveynlerinin bir arada yaşaması daha önemlidir. Ailelerinin ayrılma istekleri onlara çok ters gelir ve anlamaları imkansız bir durumdur. Daha erken yaşlardaki çocuklar anne-babalarının birbirini istememeleri durumunu kendisinin de istenmediği şeklinde yorumlayabilmektedir. Dolayısıyla kendini değersiz, istenmeyen kişi olarak algılayabilmektedir.
Gerileme: Birçok çocuk anne babasının boşanmasına, gelişimlerini tamamladıkları bir aşamaya geri dönerek tepki göstermektedir. Gösterilen tipik gerileme davranışları, parmak emme, yatağa işeme, anne-babaya vurma, onlara tutku ile bağlanma, değişik konularda tutturmalar, eskiden sevilen bir oyuncağa yeniden dönme ve bağlanmadır.
Okul Sorunları: Ailesinde ayrılık yaşayan çocukların okulda başarısızlık yaşamaları ve saldırgan davranışlar sergilemeleri çok rastlanılan doğal tepkilerdir.
Fiziksel Sorunlar: Ailede yaşanan sıkıntılara bağlı olarak çocukların fiziki birtakım problemler yaşamasına sık rastlanmaktadır. Yaşadıkları strese bağlı olarak mide, baş göğüs ağrıları ve kramplar gibi fiziksel sorunlar yaşayarak tepkilerini ortaya koyabilirler.
Boşanmanın çocuklarda bu gibi sorunlara yol açacağı düşünülerek; çocuk sahibi ailelerin ister bir arada yaşarken ister herhangi bir nedenle parçalanma sonrası çocuklarının sağlıklı yetişebilmeleri için bilmeleri ve uygulamaları gereken en önemli iki özellik vardır. Birincisi onları koşulsuz sevmek, ikincisi onlarda özgüven duygusunu geliştirmektir.
Anne baba boşanma öncesi süreçte, uyumsuzluklar başladığında uygun dille çocukları bundan haberdar etmeli ve boşanma konusu haber vermelidir. Bu konuşmayı anne babanın birlikte yapması en uygun olan durumdur. Çünkü anne ve babalar ayrılmanın sorumluluğunu birlikte üstlenirlerse, uzun vadede çocukların yeni durumu kabullenmeleri daha kolay olmaktadır.
Boşanmanın, onların hatalarından kaynaklanmadığı, tamamen anne ile babanın beraberliklerini başarılı bir şekilde sürdüremeyişlerinden kaynaklandığı anlatılmalı ve anlamaları sağlanmalıdır.
Boşanma sürecinde çocukların diğer ebeveynle ilişkisi desteklenmelidir. Çocukların her iki ebeveynle de ilişkiye ihtiyaçları vardır. Unutmamak gerekir ki bir kişi çok iyi bir evlilik partneri olmayabilirken mükemmel bir ebeveyn olabilir. Onlara, hem annelerini hem de babalarını sevmelerinin doğru olduğu söylenmelidir. Çocuklar taraf tutmak zorunda olmadıklarını veya anne-babadan birini seçmek diğerini kaybetmek zorunda olmadıklarını anlatılmalıdır.
Çocuklar boşanma sürecinde kendi gelecekleriyle ilgili şüpheleri ortaya çıkar.  Bu nedenle ailenin hayatında neler değişeceği konusunda detaylar çocuğa anlatılmalıdır. Nerede ve kiminle yaşayacağı, diğer ebeveyni ne zaman ve hangi aralıklarla göreceği, okul ayarlamaları gibi konularda soracağı sorulara cevap verilmelidir. Çocuklar anne baba programlamasını ve her birine nasıl ulaşacaklarını bilmelidirler. Çocuklara, her bir ebeveynle konuşmaya ihtiyaç duydukları zamanlarda, ebeveynlerinin de uygun oldukları takdirde her zaman temas kurabilecekleri konusunda güvence verilmelidir. Eğer diğer ebeveyn, çocuğun sorumluluğuna katılmak istemezse, bu durumda, çocuğa karşı dürüst olup onun gerçeği yanlış değerlendirmesine engel olunmalıdır.
Boşanma sonrasında çocukların yaşayacakları değişikler en asgaride tutulmalıdır. Boşanma sürecinde şehir veya ev değiştirme, bakıcı değiştirme, yeni bir evlilik vb. yaşam değişikliklerini ertelemek gerekmektedir. Yaşanması zorunlu bazı değişiklikler varsa, bunlara kademeli geçişler yapmaya gayret edilmelidir; çünkü, her değişim olumlu da olsa daha fazla çaba gerektirir ve çocuklar için hepsine birden uyum sağlamak güç olabilir. Ayrılan eşler aynı şehirde oturmaya devam edecekse eğer, çocukların velayetini alarak birlikte oturacak ebeveyn, boşanma öncesi oturulan evde ya da mümkünse aynı semtte oturmaya devam etmelidir.
Ailede yaşanan boşanma süreciyle ilgili meydana gelecek değişimler konusunda çocukların okulu ve öğretmenleri bilgilendirmeli, okulla temas kuracak sorumlu kişi, acil durumlarda kimlerin aranacağı, çocuğu okuldan kimin ve ne zaman alacağı konusu aktarılmalıdır.
Çocukların ne söyledikleri dinlenmeli ve hayatlarında boşanmayla ilgili konularda yaşadıkları duyguların güvenle sağlıklı bir ortamda dile getirmeleri için yüreklendirilmelidir. Çocukların duygularını ifade edebilmek için uygun biçimlerde model olunmalıdır. Duyguların çocuklarla karşılıklı olarak ifade edebilmek paylaşabilmek için sağlıklı yöntemler geliştirilmelidir. Boşanmanın onu bir süre mutsuz, sinirli, hırçın yapabileceğini, bu tür duygularını saklamaması, paylaşması gerektiği böylece de öfkesini, üzüntüsünü, mutsuzluğunu uygun şekillerde dışa vurarak rahatlamasının tüm ailenin ve özellikle kendi psikolojik sağlığı için ne kadar önemli olduğu vurgulanmalıdır.
Eşler kendi ailelerini de bir araya getirerek (babaanne, hala, dayı vb.) birlikte bir toplantı yapmalı ve çocukla ilgili alınan kararlardan diğer aile üyelerinin de bilgi sahibi kılınması sağlanmalıdır. Böylece, herkese çocuk için işbirliğinin kaçınılmaz olduğu hatırlatılmış olur. Böylece, çocuğun bu durumdan çok etkilenebileceğinin ve bu konuda herkesten duyarlılık beklendiğinin altı çizilir ve kararlarda herkesin katkısı olduğundan kurallar daha az çiğnenir.
Boşanan eşler çocuklarına gelecekle ilgili tutarlı bir yapı sunmalıdırlar. Tutarlı söz ve davranışlar ve sevgi vererek onların yeniden güven duygusu oluşturmalarına imkan verilmelidir. Çünkü boşanma sırasında çocuklarda ilk etkilenen güven duygusudur. Çocuklar ebeveynlerinin boşanmasıyla kimsesiz kalacaklarından korkarlar. “Birbirlerini terk ettikleri gibi beni de mi terk edecekler” acaba diye düşünürler. Bu nedenle evden ayrılan ebeveyn, çocuklarla görüşmek için belirlediği gün ve saatlere özen göstermeli, randevulara sadık kalmalı ve yapılan planlara uymalıdır. Çocuklara söz vermiş olmak için konuşulmamalıdır. Neler yapılabilecekse onların sözü verilmelidir. Aksi taktirde onların güven duyguları tamir edilemez ve bu ilerde çok çeşitli ilişki problemleri şeklinde tekrar tekrar çocuk tarafından yaşanabilir.
Eşler boşanmanın çocukları için olduğu kadar kendileri için de zor olduğunu unutmamalı ve boşanmayı bir son değil, bir başlangıç olarak kabul etmelidirler. Öfke, yalnızlık duygusu, depresyon, kaygı gibi psikolojik sorunlar ortaya çıkabilir, bunlar doğaldır, gerekirse yardım almaktan çekinmemek gerekir. Ebeveynler kendilerini ne kadar çabuk toparlarlarsa çocuklarına da o kadar çok yararlı olabilirler.
 
Boşanma Sürecinde ve Sonrasında Çocuğa Zarar Veren Ana - Baba Davranışları
Boşanmış aile çocuklarının, yeni durumu kabullenmesini geciktiren ve ruhsal sağlığını bozan anne-baba davranışlarını şu şekilde özetlemek mümkün:
Anne babanın boşanma olayında birbirini suçlaması.
Çocuğun kendi geleceği ile ilgili kafasında oluşan sorulara anne babanın net ve doğru cevapları vermemesi. Yani çocuğun nerede yaşayacağı, okulunun değişip değişmeyeceği, hangi ebeveynle birlikte kalacağı, ihtiyaçlarını kimin karşılayacağı…vb. konularda çocuğun sorularını cevaplamamaları.
Anne babanın, çocuklar üzülür düşüncesi ile ayrılacaklarını çocukları ile hiç konuşmamaları ve en son evlerin ayrılması ile çocukların durumu öğrenmesi.
Anne babanın, çocuklarını birbirlerine karşı kullanması.
Ayrı kalacağı ebeveyn ile ne zaman, ne kadar, nasıl görüşeceği ile ilgili bilgi verilmemesi.
Boşanma gerçekleştikten sonra anne babanın çocuğa çok hassas davranarak, çocuğun boşanma durumunu kendi amaçları için kullanmasına zemin oluşturması.

YARARLANILAN KAYNAKLAR
Türkarslan, Nesrin. “Boşanmanın Çocuklar Üzerine Olumsuz Etkileri ve Bunlarla Başetme Yolları.” Aile ve Toplum, Ocak, Şubat, Mart 2007, Sayı:11, Sayfa: 99-108.
Özgüven, İ.E. (2009) Evlilik ve Aile Terapisi. PDREM Yayınları: Ankara.
Tarhan, N. (2010) Aile Okulu. Timaş Yayınları: İstanbul.
ZEHRA KAHRAMAN
Uzman Psikolojik Danışman 
Çift ve Aile Terapisti